Mehmet Aldanmaz ile “Hayatınıza Dokunacak Sözler” Kitabı Üzerine

“Aşkınan koşan yorulmaz” denince akla Merhum Neşat Ertaş, “Dost ol, dost kal” denince akla Merhum Fethi Gemuhluoğlu , “Seni tüketen, önündeki tırmanılacak dağlar değil, ayakkabındaki çakıl taşıdır.’’ denilince akla Merhum Muhammed Ali geliyor. Ve nice atasözleri, özdeyişler günlük hayatımızda olaylara bakış açımızda bizlere katkı sağlıyor. Evet Büyüklerin sözleri, sözlerin büyükleridir. Bir Yazar, Bir Kitap köşemizde Mehmet ALDANMAZ bey ile “Hayatınıza Dokunacak Sözler” Kitabı hakkında bir araya geldik.

Mehmet beye öncelikle bizlere değerli vaktinizi ayırdığınız için Öz iletişim İş Sendikası Kültür Sanat Komitesi olarak Bir Yazar, Bir Kitap söyleyişimize katılımınızdan dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 Mehmet ALDANMAZ Kimdir ile söyleyişimize başlamak istiyorum.

1973 Ankara doğumluyum. İlk, Orta ve Lise eğitimimi Ankara’ da, Üniversite eğitimimi Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümünde, Yüksek Lisansımı ASBÜ’de Teknoloji Politikaları ve İnovasyon alanında tamamladım.

Profesyonel olarak iş Hayatıma ÜLKER’de Müfettiş olarak başladım 2005 yılında Bölge Şefi olarak tamamladım. YÖN AŞ’de (İstikbal, Bellona, Mondi Ana Bayiliği, Levi’s, Dockers Türkiye Distribütörlüğü, Ender İnşaat, ACity AVM) 2005/2012 arası Genel Müdür Yardımcılığım, ASFA Ferda Kolejinde 2013/2014 yılında Genel Müdürlüğüm ve 2014 yılından günümüze Türk Telekom’da değişik kademelerde çalışmaya devam etmekteyim. Aralarda başarısızlıkla sonuçlanan ticari hayatım da olmuştur. Sivil Toplum Kuruluşu olarak, YEŞİLAY, İLKSAV, SOGEL, TÜRK TELEKOM BASKETBOL KULUBÜ ve ATA SPORLARI VAKFI’nda Yönetim Kurulu üyeliklerim olmuştur, olmaya devam edenler vardır.

Evli ve üç kızım ile emaneti taşımaya devam etmekteyim.

Kitabınızın yola çıkışını ’ Tam yirmi beş sene önce “Bir kitap okudum hayatım değişti” cümlesini ben de bir kitapta görmüştüm ve aynı kişinin “Hayatımı değiştiren asıl şey o kitapta geçen bir cümleydi” dediğini hayretle okumuştum. Ben de o günden sonra gönlümde yer eden kitaplardan, dergilerden ve makalelerden cümleler biriktirmeye başladım.’’ Cümlesi ile kitabın neden yola çıktığını aktarıyorsunuz. “Hayatınıza Dokunacak Sözler” Kitabı bugün 5. Baskı ile ve her baskıda sayfa hacmini büyüterek okuyucu ile buluşuyor. Bu hacim gittikçe yeni baskılarla büyüyecek gibi.

Bu kapsamda “Hayatınıza Dokunacak Sözler” kitabının sizin tarafta amacını da anlamış olduk.

Kitaplaştırma sürecinden bahsedebilir misiniz ?

Tabiki, söylediğiniz gibi liseli yıllarımda okumuş olduğum bir kitabın içerisinde geçen bir cümle beni çok etkilemişti. O zamandan itibaren okumuş olduğum kitaplardan, dergilerden, makalelerden,  katıldığım konferans, seminer, panellerden, izlemiş olduğum sinema ve tiyatrolardan etkilenmiş olduğum sözleri, bir kenara not etme sevdam oluştu. İnsan söylediklerinden ibarettir düsturunca, neyi söylüyorsam onu yapmaya çalıştım. Tabii her bildiğimizi veya söylediğimizi yapsak dünyanın en değerli kişisi oluruz o ayrı… Ama yine de yüzümün kızarmaması için sözlerin, söylediklerimle amel etmeye çalıştırdığını hissettim. SOGEL (Ankara Sosyal Gelişim Derneği) Başkanlığım döneminde üye arkadaşım (Av. Sabri Hafif, Allah ondan razı olsun) ‘Başkan sizin sözler çok orijinal, ömür kısa, bunları kitaplaştırsanız da öldükten sonra da yaşasanız nasıl olur?’ diye bir cümle kurması içimdeki ateşi dışarı çıkararak, hayatıma dokunmuş oldu. Kitap çıktıktan sonra, yazarlık şapkam, imza günlerinden sonra da konuşmacı şapkam dahil olarak şapka sayılarımızı artmış olduk. Şu an da da söylemiş olduğunuz gibi 5. Baskı devam ediyor, devamı içinde dualarınızı bekliyorum.

Bir bilimsel deneyde bir bardak suya tatlı söz söylenirken, diğerine de acı sözler söyleniyor. Yapılan mikroskop incelemelerinde tatlı söz söylenen suyun hareket akışı ile acı söylenen suyun hareket akışlarında farklılıklar olduğu görülüyor. Keza sevgi sözcüklerini duyan bir bitkide de büyümesinde önemli aşamalar olduğu görülmüştür. Bu kapsamda sözün İnsana tesiri hakkında ne söylemek istersiniz ?

Bir kere öğrenilmesi gereken ilk dil tatlı dildir. Beden dilini, yabancı dilini daha doğrusu bin tane dil bilsek ne yazar, tatlı dili bilmedikten sonra. Çünkü bu dili bilmediğinizde hiçbir dilin tesirinin olmadığı görülmektedir.

-Tatlı dilli birisine sormuşlar; Bunu nasıl yapıyorsun?

Ağzımdan çıkacak her sözün tadına bakar, acı ise yutar, tatlı ise servis yaparım demiş.

Bu arada söyleyecek sözü olmayanların yüksek sesle konuştuğunu da görürüz. Neden, çünkü karşı tarafın anladığı dili bilmediklerinden kaynaklanır. Peki bu neden kaynaklanır? 300 kelime ile konuşan birisi,  3.000 kelime ile konuşan birisini anlayamaz da onun için. Bu benim anatomi kitabını okuyup anlayamayacağım gibi… Doğal olarak öncelikle kelime haznemizi geniş tutmalıyız. Aksi takdirde bağırır dururuz. Hiç kelime dağarcığı büyük olup da bağıran kimseyi gördüğünüz oldu mu? Olmaz, çünkü o nerede ne söyleyeceğini çok iyi bilir.

Bildiğimiz bir atasözü var ‘Senden adam olmaz’ diye… Çocuk okur Vali olur ve babasını çağırır, bak baba sen bana okumaz, adam olamazsın dedin, ama ben Vali oldum der. Herkes burada çocuğu suçlar, halbuki burada suçlu Baba’dır. Çünkü senden adam olmaz diyerek, çocuğun adam gibi davranmasını engellemiştir. Nasıl beslersek (hangi sözlerle) o şekilde sonuç alacağımız aşikardır. Onun için çocuklarımıza koymuş olduğumuz isimler, hitap şeklimiz, yönlendirmelerimiz, olumlu söz bildirimlerimiz, gelişimlerimizi çok etkilemektedir.

Yüce Peygamberimiz ‘Güzel söz sadakadır’ der. Hiçbir şeyimiz yoksa güzel bir sözümüzde mi yok. Birbirimizi güzel sözlerle beslemeliyiz.

Okuduğum kitaptan bir şey anlamıyorum der bir öğrenci. Öğretmende Hurma verir kendisine. Yedikten sonra büyüdün mü der? Hayır der. Büyümedin ama o hurma vücuduna dağıldı, et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu…

Güzel sözlerde böyledir. Bir kısmı kelime dağarcığını yükseltiyor, bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi ve merhameti artırıyor, bir kısmı özgüvenini artırıyor, bir kısmı düşünmeni, bir kısmı sorgulamanı tetikliyor, bir kısmı olaylar karşısında nasıl davranmanı öğretiyor. Her ne kadar sen bunun farkında olmasan da…

Onun için güzel söz bir şeye yaramaz, çok şeye yarar. O kadar çok şeye yarar ki nereye yaradığını söylemek imkansızdır. Davranışlarımız ona göre farkına varmadan şekilleniyor.

Mehmet bey Büyükşehirlerde malumunuz araç park sorunu vb. durumlarla medeni insanların

kavga ettiklerini soluğu karakolda aldıklarını görüyoruz. Sözün bittiği yerde kavgalar mı başlıyor. Güzel sözleri neden unutuyoruz, ne zaman sabrımız tükendi?

Sevebilmemiz için, sevgiyle yetişmiş olmamız gerekir. Görülen o ki yetişme tarzımızın değiştiği hissedilmektedir.  Eskiden oku da adam ol denirdi, şimdi oku da doktor ol, avukat ol, mühendis ol… deniyor. Yani maddi hedefler ön plana konuluyor. Maddiyatı zayıf olanlar değersiz olarak görüldüğünde insani bakış açımız farklılaşıyor. İletişim araçlarının çeşitlenmesi, güzel haberlerin önemsenmemesi, farklı ve çirkin haberlerin yayıldığı bir zaman da, haber değeri taşımayan güzel haberlerin yayılması da bir anlam olarak görülmemektedir. Doğal olarak sevginin yer almadığı yerde saygı da görülmemektedir. Bu nedenle araç parkından, komşunun gürültüsünden, ayakkabıları dışarı bırakmaktan dolayı tahammül sınırlarımız bu seviyeye inmiş durumdadır.

İletişim araçlarına baktığımız zaman annesini bıçaklayan evlat, kayınbabasını boğazlayan damat, eşini kesen doktor vs haberler yayıldığında evlerdeki şiddet çıtası çok yukarıya taşınmış oluyor. Bu nedenle otopark vs olaylar çok adi ve basit bir haber olarak yer alıyor. Hollanda metrosunda çalışan bir tanıdığımız bahsetmişti. Günde en az iki kişi kendisini raylara atarak intihar ediyor. Ama basın bunları yazamıyor, çünkü insanlar bize bu haberleri göstermesinler diye tepki veriyor ve düzenleyici kurum da gerekli yaptırımları yapıyor demişti.

Şöyle de söyleyebiliriz, “Hakkı ve Sabrı tavsiye eden insanlarımız” azaldı veya söyleyen insanların değerlerinin azaltılma çalışılması neticesinde bu tür sonuçlar kaçınılmaz oldu. Bildiğiniz gibi şimdiye kadar yerli filmlerde imam sorun üretir, yabancı filmlerde papaz çözüm üretirdi. Veliler öğretmenlere eti de senin kemiği de senin diye teslim ederdi çocuklarını, şimdi öğretmenlerimiz tek kelime edememekten şikayetçiler. Doğal olarak geçmişten kaynaklanan davranışlar şimdi bu şekilde ortaya çıkacaktır. Biz de çocuklarımıza nasıl davranır ve topluma ne sunarsak çıktı olarak onlar çıkacaktır karşılarına…

Mehmet bey Plaza dili bugünlerde en çok duyduğumuz kavramlardan oldu. İş hayatında Türkçe ile

İngilizcenin iç içe girmesini nasıl yorumluyorsunuz?

İçe dönük olmazsanız, dışa dönük olursunuz. Hedefinizi batıya çevirdiğiniz takdirde; kültürde, sanatta ve sporda hep batıyı takip eder, onların eğlencelerini ve oyunlarını, artistlerini, başrol oyuncularını takip edersiniz. Bir müddet sonra giyim kuşamlarınız değişir, yeme içme alışkanlıklarınız değişir, davranışlarınız değişir, daha sonra da dedesinin mezar taşını okuyamayan nesil yetişir. Çinli filozof Konfüçyüs’ün dediği gibi, bir ülke idaresini sana verirlerse yapacağın ilk iş ne olurdu. O ülkenin dilini değiştirirdim der. Dili değiştirdikten sonra her şeyi değiştirebilirsiniz der.

Bizim de özümüze sahip çıkmamız gerekir. Dilimize sahip çıkmadığımız takdirde, geleceğimiz kaybolma arifesine gelmiş demektir.

Yine de moralimizi bozmayalım. Sizin bu yaptıklarınız, okuma kültürüne büyük bir katkıdır. Bu tür katma değerli işlerin desteklenmesi, okuma alışkanlığı kazandırmak adına büyük bir çalışma, okuyanları ve sizi canı gönülden tebrik ediyorum.

Mehmet bey son olarak birçok söz elbet dağarcığınızda vardır. Çok sık kullandığınız bir sözü bizlerle paylaşır mısınız?

Bir söz okudum hayatım değişti diyerek başlamıştım kitabıma, o söz şu anda herkes tarafından biliniyor ama ben 25 yıl önce duyduğumda çok fazla kimse bilmiyordu ve çok etkilenmiştim. O söz

“Hayat bir hikâyeye benzer, mühim olan eserin uzun olması değil, iyi olmasıdır” sözü idi. Hayat sahnesinde bize verilen rolü en iyi bir şekilde oynadığımızda gerçek dünyada da yerimizin iyi olacağına inanıyor, tüm okurlarınızın rollerinin haklarını vermelerini acizane tavsiye ediyorum.

Öz İletişim İş Sendika Yöneticilerini ve üyelerini tebrik ediyorum. İlk defa size buradan da bir haber vermek isterim, ‘Hayata Dokunmak’ isimli kitabım yakında çıkacaktır. Okurlarınız okur ve yorum yaparlarsa bir sonraki süreç için ışık olmaları beni mutlu edecektir.

Herkesi buradan saygıyla selamlıyorum.

Muhsin Kemikli
Öz İletişim İş Sendikası Kültür Sanat Komitesi